Evlilik Sözleşmesi... Olmalı mı Olmamalı mı?
Yüzlerce boşanma dosyasına bakmış olduğumdan mı, psikolojiye olan merakımdan mı ya da ilişkileri incelemeyi sevdiğimden mi bilinmez ama meslek hayatımın yanı sıra arkadaşlarım arasında da son günlerde en çok gündeme gelen, bana en çok sorulan konulardan biri... Evlilik Sözleşmesi...
Yasal boyutu hakkında; özellikle uygulama kısmında yaşanan sorunlar, teknik bilgi eksikliği gibi eleştirilerimi burada yapmayacağım... Belki bir başka zaman...
Uzun zamandır aklımda olan bu yazıyı, az önce okuduğum haber sonrası aniden yazmaya karar verdim. Haber yeni evlenen bir çiftin erkek tarafının gazeteye verdiği röportaj da evlilik sözleşmesi imzaladıklarını belirtmesi... Başlık ise Eşime Evlilik Sözleşmesi İmzalattım...
Açık net olarak; bana evlilik sözleşmesi çok da anlamsız gelmiyor; bilakis çoğu zaman mantıklı bile ancaaaak.... Bunu dillendirmek, söylemek büyük bir hata; daha çok samimiyetsizlik gibi geliyor...
Türkiye'de evlilik sözleşmesinin işlevselliği ne yazık ki tartışılır. Öyle ki her ne kadar noter harici de yapılsa; noterde yapmak istediğinizde bunu yapabilen noter sayısı bile çok az... Kimse bu işe girmek istemiyor. Yapmak istediğiniz takdirde ise size tipik sözleşmeler dayatılıyor... Bunu bilen, defalarca da uygulamasını yapan bir avukat olarak, bu kadar dillendirmek zaten başlı başına bana saçma geliyor.
Bunun dışında da... Bence evlilik özel bir kurum... Çok kıymetli, çok değerli... Bu kurum iki kişi tarafından kurulan; zamanla belki çocuklarla büyüyen ya da iki kişi kalan bir keyif... Evliliğin temeli ise şüphesiz ki aşk ile birlikte güven... Aynı yastığa başvurduğunuz kişiye kayıtsız güvenebilmelisiniz ki evliliğiniz sağlıklı olarak devam edebilsin. Şimdi bana diyebilirsiniz ki evlilik sözleşmesi imzalayalım diyen bir kişi demek ki bana güvenmiyor... Size cevabım empati yapın olabilir. Sizden evlilik sözleşmesi imzalamanızı isteyen de size karşı; acaba benimle sadece aşkı için mi evleniyor yoksa başka bir amacı mı var diye güven duygusunu tatmin etmek isteyebilir....
Kaldı ki hayat değişken... Benim dosyalarımda gözlemlediğim en önemli boşanma faktörlerinden biri insanların zaman içinde yaşadığı değişimler... Özellikle yirmili yaşlarda yapılan evliliklerde ne yazık ki bu faktör daha da etkili oluyor. Hangimiz beş yıl önceki fikrimizi savunuruz ki? Hayat zaman içinde değişimlere neden olabilir... Tabiki her değişim evliliği bitirecek anlamına gelmez ama bazen hayat süprizler yapabilir...
Veya... İnsanoğlu... Kendini gizleyebilen en harika varlıktır... Toplumuzda evlenmeden önce beraber yaşamak gibi bir kavramın henüz tam yerleşmediği düşünüldüğünde; aynı eve girdiğinizde yaşayabileceğiniz çatışmaların çokluğu tartışmasız olacaktır... Hal böyle iken istenmeyen sonuçlar ile her an tabiki karşılaşılır...
Açık konuşmak lazım... Günümüzde evliliği hatta ne yazık ki çocuğu bir zenginleşme aracı olarak gören kesim de es geçilemeyecek kadar fazla... Bunu cinsiyet ayrımı yapmadan söylüyorum... Gerçek... Bence çok saçma, çok gereksiz ama bu da başka bir gerçek...
Bana sorarsanız tüm bunların en baş sebebi kapalı toplum olmamız... Doğu ile batının arasında sıkışmış; kapalı bir toplum... Bir ileri bir geri derken; ilişki yaşamaktan çok evlenip çoluk çocuğa karışmak beynimize işlenmiş bir kabul... Bunun sonucu biten mutsuz evlilikler ve evlilikten soğuyan, her şeyin sorumlusunu evlilik kabul eden insanlar... Ehhh bir de sorunlu bir boşanma süreci geçirdiyseniz vay halinize... Dağılan psikolojinin toparlanması kesinlikle zaman alacaktır. Tüm bunlar ise guven sorununu doğuracaktır...
Bu durumda karşınızdakini anlamaya çalışmak lazım... Evlilik sözleşmesi de bu kapsamda bana son derece mantıklı geliyor... Aslında içime sorarsanız hiç gerekli değil... Evlilik maddi bir kurum değil... Şahsen ben, çalışmadan kendi paramı kazanmadan, üretmeden bu hayatta boşuna yaşar gibi hissederim. Mutlaka üretmem lazım... Bu beni dinç tutan yaşama bağlayan bir şey... Herkesin parası pulu kendine kalsın; bana huzur lazım :). Ayrılırken de bu böyle...
Klasik bir söz kimse ayrılmak için evlenmez... Evlilik sözleşmesi de ayrılmak için evlenmeyenler adına sorun da olmamalı... Madem ayrılmak için evlenmiyoruz, bu sözleşmenin bir hükmü de yok...
Evlilik sözleşmesi ile ilgili benim sorunum bunu bir dayatma, bir gurur, bir sınama gibi görmek... Bunu imzalamazsan evlenmem ya da bunu imzalarsan beni sevdiğini anlarım ya da ben imzalattım gibi söylemler beni müthiş rahatsız eder. Aslında sanırım işin sırrı uslup... Şahsen ben, benimle bu şekilde bu konu konuşulsa muhtemelen sen doğru insan değilmişssin der yolumu ayırırım. Hayatın her alanında olduğu gibi, bu konuda da uslup, konun değerlendirilmesi çok önemli... Dedim ya evlilik iki kişiliktir... O zaman bu mevzuu iki kişinin vereceği ve bence başka kimsenin bilmemesi gereken bir konu... Benim evliliğimdeki maddi hususlardan kime ne ki... Bunu neden insanlarla paylaşma gereği duyarsın... Ego... Fenadır... Olmalı ama fazlası gerçekten çok rahatsız edici... Tabi benim adıma :). Evleneceğin insanı sınamak da çok saçma... Varsa şüphen zaten çıkma yola... Böyle bir sözleşme benim sevgimi sınamaz ki... Olabilir mi hiç... Aşk bu kadar basit mi ya da evlilik bir oyun mu?... Bir de tehdit... Hayatın her alanında kabul edemeyeceğim ama evlilikte, ilişki de asla ve asla söz konusu olmaması gerek davranış biçimi... Bunu yapmazsan evlenmem... Eeee evlenme o zaman :). Yani evlilik öyle bir durum olmuş ki; sanki varoluş biçimi... Bu dünyanın en güzel kurumu... Sevdiğine evet demek elini tutmak beraber yaşlanmak... Böyle bir güzellik içinde tehdit nedir.... Bırak kendini, yaşa hayatını... 1 saniye sonra nefes alıp alamayacağın bile belli değilken; sen böyle güzellikleri tehditle yaralama...
Kısaca ben evlilik sözleşmesini; her iki taraf içinde birbirini tanımak için araç olarak kabul ediyorum... Hiç gerekli değil ama insan psikolojisi... Saygı da duymak lazım... Empati... Çoğu zaman işe yarar... ama her zaman işe yarayacak esas sihirli değnek ise usluptur... Konuşmayı bilmek, saygı ile sevgi uslupla birleşince... Terimler anlamsızlaşır...
Yasal boyutu hakkında; özellikle uygulama kısmında yaşanan sorunlar, teknik bilgi eksikliği gibi eleştirilerimi burada yapmayacağım... Belki bir başka zaman...
Uzun zamandır aklımda olan bu yazıyı, az önce okuduğum haber sonrası aniden yazmaya karar verdim. Haber yeni evlenen bir çiftin erkek tarafının gazeteye verdiği röportaj da evlilik sözleşmesi imzaladıklarını belirtmesi... Başlık ise Eşime Evlilik Sözleşmesi İmzalattım...
Açık net olarak; bana evlilik sözleşmesi çok da anlamsız gelmiyor; bilakis çoğu zaman mantıklı bile ancaaaak.... Bunu dillendirmek, söylemek büyük bir hata; daha çok samimiyetsizlik gibi geliyor...
Türkiye'de evlilik sözleşmesinin işlevselliği ne yazık ki tartışılır. Öyle ki her ne kadar noter harici de yapılsa; noterde yapmak istediğinizde bunu yapabilen noter sayısı bile çok az... Kimse bu işe girmek istemiyor. Yapmak istediğiniz takdirde ise size tipik sözleşmeler dayatılıyor... Bunu bilen, defalarca da uygulamasını yapan bir avukat olarak, bu kadar dillendirmek zaten başlı başına bana saçma geliyor.
Bunun dışında da... Bence evlilik özel bir kurum... Çok kıymetli, çok değerli... Bu kurum iki kişi tarafından kurulan; zamanla belki çocuklarla büyüyen ya da iki kişi kalan bir keyif... Evliliğin temeli ise şüphesiz ki aşk ile birlikte güven... Aynı yastığa başvurduğunuz kişiye kayıtsız güvenebilmelisiniz ki evliliğiniz sağlıklı olarak devam edebilsin. Şimdi bana diyebilirsiniz ki evlilik sözleşmesi imzalayalım diyen bir kişi demek ki bana güvenmiyor... Size cevabım empati yapın olabilir. Sizden evlilik sözleşmesi imzalamanızı isteyen de size karşı; acaba benimle sadece aşkı için mi evleniyor yoksa başka bir amacı mı var diye güven duygusunu tatmin etmek isteyebilir....
Kaldı ki hayat değişken... Benim dosyalarımda gözlemlediğim en önemli boşanma faktörlerinden biri insanların zaman içinde yaşadığı değişimler... Özellikle yirmili yaşlarda yapılan evliliklerde ne yazık ki bu faktör daha da etkili oluyor. Hangimiz beş yıl önceki fikrimizi savunuruz ki? Hayat zaman içinde değişimlere neden olabilir... Tabiki her değişim evliliği bitirecek anlamına gelmez ama bazen hayat süprizler yapabilir...
Veya... İnsanoğlu... Kendini gizleyebilen en harika varlıktır... Toplumuzda evlenmeden önce beraber yaşamak gibi bir kavramın henüz tam yerleşmediği düşünüldüğünde; aynı eve girdiğinizde yaşayabileceğiniz çatışmaların çokluğu tartışmasız olacaktır... Hal böyle iken istenmeyen sonuçlar ile her an tabiki karşılaşılır...
Açık konuşmak lazım... Günümüzde evliliği hatta ne yazık ki çocuğu bir zenginleşme aracı olarak gören kesim de es geçilemeyecek kadar fazla... Bunu cinsiyet ayrımı yapmadan söylüyorum... Gerçek... Bence çok saçma, çok gereksiz ama bu da başka bir gerçek...
Bana sorarsanız tüm bunların en baş sebebi kapalı toplum olmamız... Doğu ile batının arasında sıkışmış; kapalı bir toplum... Bir ileri bir geri derken; ilişki yaşamaktan çok evlenip çoluk çocuğa karışmak beynimize işlenmiş bir kabul... Bunun sonucu biten mutsuz evlilikler ve evlilikten soğuyan, her şeyin sorumlusunu evlilik kabul eden insanlar... Ehhh bir de sorunlu bir boşanma süreci geçirdiyseniz vay halinize... Dağılan psikolojinin toparlanması kesinlikle zaman alacaktır. Tüm bunlar ise guven sorununu doğuracaktır...
Bu durumda karşınızdakini anlamaya çalışmak lazım... Evlilik sözleşmesi de bu kapsamda bana son derece mantıklı geliyor... Aslında içime sorarsanız hiç gerekli değil... Evlilik maddi bir kurum değil... Şahsen ben, çalışmadan kendi paramı kazanmadan, üretmeden bu hayatta boşuna yaşar gibi hissederim. Mutlaka üretmem lazım... Bu beni dinç tutan yaşama bağlayan bir şey... Herkesin parası pulu kendine kalsın; bana huzur lazım :). Ayrılırken de bu böyle...
Klasik bir söz kimse ayrılmak için evlenmez... Evlilik sözleşmesi de ayrılmak için evlenmeyenler adına sorun da olmamalı... Madem ayrılmak için evlenmiyoruz, bu sözleşmenin bir hükmü de yok...
Evlilik sözleşmesi ile ilgili benim sorunum bunu bir dayatma, bir gurur, bir sınama gibi görmek... Bunu imzalamazsan evlenmem ya da bunu imzalarsan beni sevdiğini anlarım ya da ben imzalattım gibi söylemler beni müthiş rahatsız eder. Aslında sanırım işin sırrı uslup... Şahsen ben, benimle bu şekilde bu konu konuşulsa muhtemelen sen doğru insan değilmişssin der yolumu ayırırım. Hayatın her alanında olduğu gibi, bu konuda da uslup, konun değerlendirilmesi çok önemli... Dedim ya evlilik iki kişiliktir... O zaman bu mevzuu iki kişinin vereceği ve bence başka kimsenin bilmemesi gereken bir konu... Benim evliliğimdeki maddi hususlardan kime ne ki... Bunu neden insanlarla paylaşma gereği duyarsın... Ego... Fenadır... Olmalı ama fazlası gerçekten çok rahatsız edici... Tabi benim adıma :). Evleneceğin insanı sınamak da çok saçma... Varsa şüphen zaten çıkma yola... Böyle bir sözleşme benim sevgimi sınamaz ki... Olabilir mi hiç... Aşk bu kadar basit mi ya da evlilik bir oyun mu?... Bir de tehdit... Hayatın her alanında kabul edemeyeceğim ama evlilikte, ilişki de asla ve asla söz konusu olmaması gerek davranış biçimi... Bunu yapmazsan evlenmem... Eeee evlenme o zaman :). Yani evlilik öyle bir durum olmuş ki; sanki varoluş biçimi... Bu dünyanın en güzel kurumu... Sevdiğine evet demek elini tutmak beraber yaşlanmak... Böyle bir güzellik içinde tehdit nedir.... Bırak kendini, yaşa hayatını... 1 saniye sonra nefes alıp alamayacağın bile belli değilken; sen böyle güzellikleri tehditle yaralama...
Kısaca ben evlilik sözleşmesini; her iki taraf içinde birbirini tanımak için araç olarak kabul ediyorum... Hiç gerekli değil ama insan psikolojisi... Saygı da duymak lazım... Empati... Çoğu zaman işe yarar... ama her zaman işe yarayacak esas sihirli değnek ise usluptur... Konuşmayı bilmek, saygı ile sevgi uslupla birleşince... Terimler anlamsızlaşır...
Yorumlar
Yorum Gönder